BÜLTEN
Koronavirüs Nedeniyle İşveren Hak ve Yükümlülükleri
Koronavirüsün Türkiye’de de yayılmaya başlaması ile birlikte kamu ve özel sektör olarak bir takım önlemler alınmaktadır. İşverenler bu durumda ne yapabilirler?
- Koronavirüs nedeniyle İşveren, işçilerine birikmiş olan yıllık izinlerini kullandırabilir ve işyerlerine gelmesine engel olabilir.
- Yine işveren, yazılı olarak onaylarını koşuluyla işçilerini ücretsiz izne çıkarabilir. İşçi ücretsiz izne onay vermediği takdirde İşveren zorla işçiyi ücretsiz izne çıkaramaz.
- İşveren, İŞKUR’a başvurarak şartları varsa kısa çalışma ödeneğinden faydalanabilir.
- Koronavirüs salgını sebebiyle işveren işyerlerini belirli aralıklarla dezenfekte ettirebilir. İşçilerin kullanımı içi yeter derecede lavabolarda sabun, belirli alanlarda anti bakteriyel dezenfektanlar bulundurabilir.
- İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin m. 8/3/g hükmü “Çalışma ortamına ilişkin hijyen koşulları ile çalışanların kişisel hijyen alışkanlıklarından kaynaklanabilecek tehlikeler” şeklindedir. Korona Virüs tehlikesi de bu kapsamda sayılabileceğinden,
- İşbu tehlikenin sebep olacağı riskleri tespit etmek,
- Tespit ettiği riskleri sıralamak,
- Söz konusu riskler için uygun kontrol tedbirleri belirlemek,
- Belirlenen kontrol tedbirlerini uygulamak, uygulanıp uygulanmadığını düzenli olarak denetlemek ve
- Bütün bu risk değerlendirmesi sürecine ilişkin bilgi ve belgeleri saklamakla,
yükümlü olacaktır.
- Şüpheli konumda olan veya semptomları bulunan çalışanların durumu ivedilikle işverenlerine bildirmeleri gerekir. Bu kapsamda yurt dışından dönmüş olan çalışanların 14 gün boyunca evlerinde veya devletin göstereceği yerlerde kendisini izole etmesi önem arz etmektedir.
- İşçinin işe gitmekten kaçınabilmesi için ciddi ve yakın tehlikenin mevcudiyeti gerekir. Örneğin işçilerin yakın temasla bulunduğu bir diğer işçilerin enfekte olduğunun belirlenmesine rağmen işe gelmeye devam etmesi ve durumun tespit edilmesine karşın işveren tarafından engellenmemesi gibi ağır risk içeren durumlarda gerekli tedbir alınana kadar işçi çalışmaktan kaçınabilir.
- İşyerinin zorunlu nedenlerle, faaliyetin geçici olarak durdurulması veya tamamen tatil edilmesi sebebiyle İş Kanunu’nun 64. maddesi uyarınca, iki ay içinde çalışılmayan süreler telafi edilmek üzere, telafi çalışması gerçekleştirilebilir.
- Koronavirüs nedeniyle işe gitmeyecek olan bir işçi bunu mutlaka sağlık raporuna dayandırmalıdır. Ya da ailesinden birisi hastalanmış olmalıdır. Bu durumda bile İşverene kanıtlayıcı evrakları bir an önce ulaştırmalıdır.
- Koronavirüs nedeniyle işe gitmek istemeyen ama rapor da almayan işçiler, mutlaka işverenden devamsızlıkları için izin almalıdır. Aksi takdirde tazminatsız olarak işten çıkarılabilirler.
- İşçi karantinaya alınır ve bu nedenle 1 haftadan uzun süre işe gidemezse, işveren bu işçiyi kıdem tazminatını ödeyerek işten çıkarabilir.
- Korona Virüs’ün yaydığı salgın hastalık nedeniyle faaliyetine ara verilen bir işyerinde işveren, işçilerine 1 hafta boyunca yarım ücret vermekle yükümlüdür. 1 haftadan sonra ücret ödemesi kanunen gerekmez. İşveren isterse hem tam ücret ödeyebilir hem de haftalarca maaş ödemeye devam edebilir. Ancak faaliyeti durduğu için zarar eden bir işverenin sahip olduğu hakların da bilinmesi gerekir.
- İşçi isterse, 1 haftalık sürenin sonunda haklı nedenle fesih yaparak işverenden kıdem tazminatını talep edebilir.
Covid – 19 Salgını Nedeniyle İşverenler Kısa Çalışma Ödeneğinden Yararlanabilir Mi?
Kısa Çalışma Ödeneği Uygulaması Nedir?
Genel ekonomik, sektörel, bölgesel kriz veya zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılması veya süreklilik koşulu aranmaksızın işyerinde faaliyetin tamamen veya kısmen en az dört hafta süreyle durdurulması hallerinde, işyerinde üç ayı aşmamak üzere (Cumhurbaşkanı kararı ile 6 aya kadar uzatılabilir.) sigortalılara çalışamadıkları dönem için gelir desteği sağlayan bir uygulamadır.
Pandemi boyutuna ulaşan Covid-19 salgını nedeniyle işyerinizde çalışma sürelerinin geçici olarak üçte bir oranında azaltılması veya üretimin tamamen ya da kısmen en az 4 hafta süre ile durması halinde; işverenler Kısa Çalışma Uygulamasından faydalanabilirler.
Kısa Çalışma Kapsamında;
- İşçilere kısa çalışma ödeneği ödenmesi,
- Genel Sağlık Sigortası primleri ödenmesi,
hizmetleri sağlanmaktadır.
İşyerinde Kısa Çalışma Uygulanabilmesi için;
İşverenin; İŞKUR’a başvuruda bulunması ve
- İş Müfettişlerince yapılan uygunluk tespiti sonucu işyerinin salgından etkilendiğinin tespit edilmesi gerekmektedir.
Kısa Çalışma Ödeneğinden Faydalanma Koşulları Nelerdir?
İşçinin kısa çalışma ödeneğine hak kazanabilmesi için,
- Kısa çalışmanın başladığı tarihten önceki son 120 gün içinde kesintisiz çalışmış olması ve
- Son üç yıl içinde adına en az 600 gün işsizlik sigortası primi bildirilmiş olması gerekmektedir.
Kısa Çalışma Ödeneği ile İşçiye Ne Kadar Ödeme Yapılır?
Günlük kısa çalışma ödeneği; sigortalının son oniki aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının % 60’ıdır. Bu şekilde hesaplanan kısa çalışma ödeneği miktarı, aylık asgari ücretin brüt tutarının % 150’sini geçemez.
Kısa çalışma ödeneği, çalışmadığı süreler için, işçinin kendisine ve aylık olarak her ayın beşinde ödenir. Ödemeler PTT Bank aracılığı ile yapılmaktadır. Ödeme tarihini öne çekmeye Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı yetkilidir.
Aşağıda 2020 yılı için aylık kısa çalışma ödeneği hesabı verilmiştir.
Son 12 Aylık Prime Esas Kazançların Aylık Ortalaması | Hesaplanan Kısa Çalışma Ödeneği Miktarı | Damga Vergisi | Ödenecek Kısa Çalışma Ödeneği Miktarı | |
Son 12 Ay Asgari Ücretle Çalışan | 2.943,00 | 1.765,80 | 13,40 | 1.752,40 |
Son 12 Ay 4.000 TL ile Çalışan | 4.000,00 | 2.400,00 | 18,22 | 2.381,78 |
Son 12 Ay 7.000 TL ile Çalışan | 8.000,00 | 4.414,50 (*) | 33,51 | 4.380,99 |
(*) Hesaplanan kısa çalışma ödeneği miktarı, aylık asgari ücretin brüt tutarının %150’sini geçemeyeceği için ödenecek aylık kısa çalışma ödeneği miktarı bu şekilde hesaplanmıştır. 2020 yılında brüt asgari ücret 2.943,00 TL’dir. |
Kısa Çalışma Ödeneğinin Süresi Ne Kadardır?
Kısa Çalışma Ödeneği 3 aylık süre için ödenmektedir. Bu süre Cumhurbaşkanı kararı ile 6 aya kadar uzatılabilir.
Kısa Çalışma Talep Formu için tıklayınız.
Kısa çalışma yaptırılacak işçilere ilişkin bilgileri içeren liste için tıklayınız.
Kısa Çalışma Başvurularında Kullanılacak Elektronik Posta Adresleri için tıklayınız.
Yeni Tip Koronavirüs (Covid-19) Nedeniyle İŞKUR’a Kısa Çalışma Talebinde Bulunulması ve Talebin Değerlendirilmesi
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Vuhan kentinde ortaya çıkan ve birçok ülkede tesirini gösteren yeni tip Koronavirüsün (Covid-19) olası etkileri dikkate alınarak “dışsal etkilerden kaynaklanan dönemsel durumlardan ileri gelen zorlayıcı sebep” kapsamında kısa çalışma uygulaması başlatılmıştır.
Koronavirüsten olumsuz etkilendiği gerekçesiyle kısa çalışma talep eden işveren; buna ilişkin kanıtlarla birlikte Kısa Çalışma Talep Formu ile kısa çalışma yaptırılacak işçilere ilişkin bilgileri içeren listeyi bağlı olduğu İŞKUR biriminin elektronik posta adresine, elektronik posta göndermek suretiyle kısa çalışmaya başvuru yapabilir.
Başvuruların işyerine gidilmeden de belge üzerinden hızlı bir şekilde sonuçlandırılabilmesi için koronavirüsten olumsuz etkilenildiğine dayanak teşkil eden belgelerin başvuruya eklenmesi önem taşımaktadır. Gerektiğinde işverenle irtibata geçilerek ilave belgeler talep edilebilecektir. İşverenlere başvurusunun alındığı yine aynı yolla en kısa sürede bildirilecek ve başvurular uygunluk tespiti amacıyla Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına gönderilecektir.
Kısa Çalışma Talep Formu için tıklayınız.
Kısa çalışma yaptırılacak işçilere ilişkin bilgileri içeren liste için tıklayınız.
Kısa Çalışma Başvurularında Kullanılacak Elektronik Posta Adresleri için tıklayınız.
BÜLTEN 1090 : Hasta Hakları Nelerdir?
Büyük fikirleri düşünenler büyük hatalar yaparlar.’
Martin Heidegger
Hasta Hakları Nelerdir?
Hasta Hakları kavramı, hastaların insan haklarına uygun koşullarda sağlık hizmetine ulaşabilmesini ve bu hakların sağlık alanında en temel anlamıyla hayata geçirilmesini kapsar.
Hasta Hakları; hekim, hasta ve sağlık kuruluşu arasındaki karşılıklı ilişkileri düzenleyen bir ilkeler bütünü olarak düşünülmelidir. Türkiye’deki uluslararası kriterleri içeren ilk yasal metin olan Hasta Hakları Yönetmeliği, 1 Ağustos 1998 yılında yürürlüğe girmiştir.
Bu haftaki bültenimizde sizler için bu ilkelerin genel olarak kapsamları ve alt başlıklarını derledik ;
- Bilgi edinme hakkı:
Hastanın tıbbi sürecinde;
• Her türlü tıbbi gerçekler,
• Kendisine uygulanacak girişimler ve maddi karşılıkları ile
• Bu girişimlerin risk ve yararları ve uygulanabilecek alternatif tedaviler hakkında bilgi edinme hakkı vardır.
• Hizmet veren sağlık personeli hakkında her türlü kimlik ve mesleki bilgiyi alma ve
• Tedavinin herhangi bir aşamasında ikinci bir görüşü alma hakkı vardır.
- Tıbbi bakım ve tedavi hakkı:
Her hastanın;
• Irk, dil, din ayrımı gözetmeksizin eşit olarak, saygın bir şekilde sağlık hizmetlerinden yararlanma,
• Sağlık kuruluşunu, hekimini ve diğer sağlık personelini seçebilme ve değiştirebilme,
• Kendisiyle ilgili tıbbi kararlara ve tedavi planına katılma veya tedavi planını reddetme ve
• Tıbbi bakıma her an ulaşabilme hakkı vardır.
- Aydınlatılmış onay hakkı :
Hastanın;
- Her türlü girişim için bilgilendirilerek onayının alınmasını isteme hakkı vardır.
- Mahremiyet ve özel hayata saygı, tıbbi kayıtların saklanması hakkı:
Hastanın;
• Tüm bilgilerinin gizlilik esaslarına uyarak saklanmasını isteme,
• Tıbbi kayıtlarının tam ve doğru olarak korunmasını isteme,
• Bu kayıtlara, kendisi veya yetkili kıldığı kişi tarafından istediğinde ulaşabilme hakkı vardır.
- Başvuruda bulunma hakkı:
Hastanın;
• Kolayca ulaşabileceği,
• Kendisini dinleyen,
• Sorunlarını rahatça ifade edebileceği bir başvuru mekanizmasını hastanede bulma hakkı vardır.
Bunlara karşılık hastanın da yerine getirmesi gereken sorumlulukları mevcuttur.
Hasta Sorumlulukları
- Sağlık durumunuz ile ilgili tam ve doğru bilgiyi sağlık personeli ile paylaşmak.
• Tedavi planınız ve/veya bu planın başarı ile tamamlanması için tedaviniz ile ilgili endişe ve sorularınızı sağlık personeli ile paylaşmak.
• Tıbbi bakımınızdan birinci derecede sorumlu kişilerin tedavi planınız ile ilgili tavsiyelerine uymak.
• Tedavi planınızı uygulamadığınız veya reddettiğiniz durumlarda yaşayabilecekleriniz konusunda bilgilendirildikten sonra, bu karara ait sorumluluğu taşımak.
• Hastanede kalış süreniz boyunca hastane kural ve prosedürlerine uymak.
• Verilen her hizmetin maddi bir karşılığı olabileceğini bilmek ve bunu karşılamak.
• Diğer hastaların, çalışanların ve hastane içinde ilişki içinde olduğunuz her bireyin haklarına saygılı olmak.
• Yeni gelişen veya kontrol edemediğiniz bir ağrı ile karşılaştığınızda, doktorunuzu veya hemşirenizi daha etkili bir ağrı yönetimini belirlemek için bilgilendirmek.
Her insanın potansiyel bir hasta olduğu düşünülürse, hasta haklarını bilmek, bunlara sahip çıkmak ve sahip çıkılmasına yardımcı olmanın ne kadar önemli bir konu olduğu daha iyi algılanacaktır.
Haftanın Yargıtay Kararı
T.C
Yargıtay
- Hukuk dairesi E. 2017/831 K. 2017/1606
Velayetin kendisine bırakıldığı eş çocuğa bakmayıp karşı taraf çocuğa bakıyorsa, çocuğa bakan velayetin değiştirilmesi davası açmak zorunda olmadan doğrudan iştirak nafakası talebinde bulunabilir.
Haftanın Deyimi
‘Ağzınla Muş Tutsan Nafile’
Osmanlı Devletinin güçlü zamanlarında, Fransa ile iyi ilişkiler kurulmuş, bu arada, İspanya Kralım ezmek için Osmanlı Devletinin desteğini gören Fransa, Osmanlı Padişahını en büyük hükümdar olarak tanımıştı. Akdeniz’de Türk bayrağı çekerek, Barbaros’un enirine giren Fransız donanması gibi, Fransız ordusu da Osmanlı desteğine güveniyordu.O devirlerde, Topkapı Sarayı’nın arz odasında, huzura kabul edilmeyi bekleyen Fransız elçisi. Kızlar Ağasına, işinin önemli ve acele olduğunu bir türlü anlatamamış, içeri alınmayı sağlayamamıştı.
Bin bir rica ve ısrar sonunda Kızlar Ağası, sabırsızlanan elçiye şöyle dedi:
-Siz ne lâf anlamaz adamlarsınız yahu! Şevketli Sultanımız hazretleri bugün çok hiddetli. Demincek bir Frenk hokkabaz burada idi. Adamcağız ne hünerler gösterdi: Külahının altından tavşanlar çıkardı, alev alev yanan demir çubuklan ağzında söndürdü, sekiz arşın uzaklıktaki iğneye iplik taktı, havaya bir kuş uçurdu, uçun kuşa bir şeyler söyledi, kuş gelip ağzına kondu, o da ağzıyla ayaklarından yakaladı. Sultanımız onu bile huzurdan kovdu. Senin anlayacağın, ağzınla kuş tutsan nafile; ama daha büyük hünerlerin varsa bir kere Zat-ı Şahaneye arz edeyim.
BÜLTEN 1089 : İŞE İADE VE ŞARTLARI
“İnsanlığa olan inancını yitirmemelisin. İnsanlık bir okyanustur. Bazı damlalar kirli diye okyanus kirlenir mi hiç.’’
Mahatma Gandhi
İşe İade Davası Nedir?
İşe iade davası, işveren tarafından iş akdi feshedilen ancak bu feshin geçersiz olduğunu düşünen işçinin, iş güvencesinden faydalanarak işe iadesini talep ettiği davadır. İşe iade davası, iş sözleşmesi geçersiz bir nedenle sonlandırılan(halk deyimiyle işten kovulan) işçi tarafından açılabilir. İşverenin bu davayı açma hakkı bulunmamaktadır
İşçinin İşe İade Hükümlerinden Yaralanabilmesi İçin Gerekli Şartlar:
İş güvencesinden yararlanabilmek ve işe iade davası açabilmek için şu şartlara uyulmalıdır:
İşyerinde en az 30 işçi çalıştırılıyor olmalıdır.
Bu sayı belirlenirken sadece, işe iade davası açan işçinin çalıştığı işyeri değil, eğer varsa işverenin aynı işkolunda başkaca işyerleri de hesaba katılır.
İşçi bu işyerinde en az 6 aydır çalışıyor olmalıdır
İşçi ile işveren arasında belirsiz süreli bir iş sözleşmesi bulunmalıdır.
İşletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekillerinden olmamak gereklidir.
İş sözleşmesinin feshi geçerli bir sebebe dayanmıyorsa, işe iade hakkı söz konusu olur.
İşçinin savunmasının alınması gerekir. Aksi halde işçi işe iade hakkını kullanabilecektir.
İşe İade Davasının Sonuçları Nelerdir?
- a) İşe İade Davası Reddedilebilir:
İşe iade davası açan işçinin iddiaları geçerli bulunmaz ve iş akdinin geçerli bir sebeple feshedildiğine hükmedilirse, dava reddedilecektir. Bu durumda işçinin işe iadesi söz konusu olmaz.
- b) İşe İade Davası Kabul Edilebilir:
İşe iadesi kabul edilip de işçinin işe iadesine karar verildiği takdirde, çeşitli olasılıklar ortaya çıkar.
Kararın kesinleşmesinden itibaren 10 gün içerisinde işçi, işe başlamak için işverene başvurmalıdır. Eğer işe başvuru yapmazsa, işverenin yapmış olduğu fesih geçerli hale gelir. Aynı şekilde işe başlamak için başvurmuş ancak işverenin işe başlatma davetini cevapsız bırakmış, makul sürede işe başlamamış işçinin iş sözleşmesi de feshedilmiş sayılacaktır. Dolayısıyla işe iadesine karar verilen işçinin işe başlamaması, feshin geçerliliğini kabul ettiği anlamına gelir. İşçi işe iade başvurusunu noterden göndereceği bir ihtarname ile yapmalıdır. Mecburi olmamakla birlikte bu uygulama, başvurusunu zamanında yapıldığını ve başvuru içeriğinin geçerli olduğunun ispatlaması açısından önemlidir.
İşçi işe başlamak için başvuru yaparsa, işveren bir ay içerisinde işçiyi işe başlatmak zorundadır. Eğer işe başlatmazsa, mahkeme kararıyla belirlenen tazminat miktarını ödemek zorunda kalacaktır. bu miktar, en az 4 ay, en fazla 8 aylık ücret tutarıdır.
İster işe başlatılmış olsun, ister işe başlatılmamış olsun işçi, çalışmadığı dönem için en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklarına da kavuşur. Yani işveren, işçiyi çalıştırmadığı dönem için işçiye en fazla dört aylık alacaklarını ödemek zorunda kalacaktır.
İşçi işe iade davası neticesinde işe başvuru yapmışsa ve işveren de işçiyi işe başlatmışsa, geçersiz hale gelmiş fesih nedeniyle ödediği ihbar ve kıdem tazminatını talep edecektir. Burada tüm tazminatların işçi tarafından ödenmesi yerine, kendisine yapılacak ödemeden mahsup edilmesi gereklidir. Eğer işveren bildirim süresi vermeden veya bildirim süresine ait ücret peşin olarak ödenmemişse, bu sürelere ilişkin ücret ayrıca işçiye ödenmelidir.
Haftanın Yargıtay Kararı
T.C
YARGITAY
- HUKUK DAİRESİ E. 2016/10455 K. 2018/1521
‘Eski sevgilimle evlenseydim daha mutlu olurdum sözü boşanma sebebidir.’
Haftanın Deyimi
“Altı Kaval Üstü Şeşhane”
Şeşhâne, namlusunda altı adet yiv bulunan tüfek ve toplara denir. Yivler mermiye bir ivme kazandırdığı için ateşli silahların gelişmesinde önemli bir yere sahiptir. Evvelce kaval gibi içi düz bir boru biçiminde imal edilen namlular, yiv ve set tertibatının icadıyla birlikte fazla kullanılmaz olmuş ve gerek topçuluk gerekse tüfek, tabanca vs. ateşli silahlarda yivli namlular tercih edilmiştir. Merminin kendi ekseni etrafında dönmesini ve dolayısıyla daha uzağa gitmesini sağlayan yivler bir namluda genellikle altı adet olup münhani (spiral) şeklinde namlu içini dolanırlar. Altı adet yiv demek, namlunun da altı bölüme (şeş hâne = altı dilim) ayrılması demektir ki halk dilinde şeşâne şeklinde kullanılır. Bu izahtan sonra üstü kaval, altı şeşhâne biçiminde bir silah olmayacağını söylemeyi zaid addediyoruz. Ancak yine de vaktiyle bir avcının, yivlerin icadından sonra çifte (çift namlulu) tüfeğinin kaval tipi namlularının üst kısımlarını teknolojiye uydurmak için şeşhâne yivli namlu ile takviye ettiğine dair bir hikâye anlatılır. Hattâ bu uydurma tüfek öyle acayip ve gülünç bir görünüm almış ki diğer avcılar uzunca müddet kendisiyle alay etmişler ve “Altı kaval üstü şeşhâne / Bu ne biçim tüfek böyle” diyerek kafiyelendirmişler. O günden sonra halk arasında bu hadiseye telmihen birbirine zıt durumlar için altı kaval üstü şeşhâne demek yaygınlaşmış ve giderek deyimleşerek dilimize yerleşmiştir.
BÜLTEN 1088: İŞYERİ SİGORTASI
“Kendini bilmek, tüm bilgeliğin başlangıcıdır.”
Aristoteles
İşyeri Sigortasında Dikkat Etmeniz Gerekenler
Bütün sigorta şekillerinde olduğu gibi bir işyeri sigortası yaptırılması sırasında da ilk dikkat edilmesi gereken şey doğru bilgilerin verilmesi ve verilen bilgilerin eksiksiz olmasıdır. Neticede sigorta işlemleri beyan üzerine yürütülür. Sigorta şirketi temsilcisi, aldığı bilgileri kullanarak bir poliçe teklifi hazırlar. Bilgilerdeki eksiklik noktalar riskin tam bir teminat altına alınmasına engel olabilir. Bunun dışında poliçenin priminin yüksek çıkamaması düşüncesi ile doğru verilmemiş bilgiler, daha sonra sigorta şirketi ile sigorta ettireni karşı karşıya getirebilir. Hatta bir risk doğmadan bile sigorta şirketinin bunu öğrenmesi durumunda poliçenin iptal edilmesine gündeme gelebilir.
İşyeri sigortasının özel ve genel şartları da okunmuş ve incelenmiş olmalıdır.
Özel şartlar : Genelde işyerinin bulunduğu bölgenin ya da işyerinin faaliyet konusunun özellikleri dikkate alınarak konulmuştur. Ya da işyeri sahibinin tercihi ve önerileri doğrultusunda ek teminatlar poliçeye konmuş olabilir. Daha poliçe yapılırken bu noktalar üzerinde anlaşılmış ve bu şekliyle poliçe maddeleri içinde yer almış olmaları gerekir. İleride bir risk ile karşılaşıldığında sorun yaşamamak için net olarak bu koşullar ve yükümlülükler belirlenmiş olmalıdır.
Genel şartlar: Bunlar sigorta kapsamına alınan ve alınmayan durumlar hakkındaki bilgilendirmelerdir. Bir anlamda yasanın getirdiği zorunluluklardır. Herşeye rağmen bu şartların da okunmuş ve anlaşılmış olması önemlidir. Gerek sigorta özel şartlarında gerekse genel şartlarında anlaşılmayan ve tereddüt duyulan noktalar varsa daha baştan bunların konuşulması gerekir.
İşyerinin konumuna, özelliklerine ve piyasa durumuna bağlı olarak sigorta ettiren tarafından istenilen ve poliçe içinde yer alan teminatların tanımı, kapsamı, tutarı hakkındaki ve gerektiğinde tazminat ödenme yöntemindeki hükümler tereddüt uyandırmayacak şekilde bilinmelidir.
Primlerin ödenme şekli de önemli bir konudur. Sigorta şirketinin poliçe nedeniyle sorumluluğu primlerin ödenmesi ile başlar. Eğer primler peşin ödenecekse primin tamamı ödenmiş olmalıdır. Yok primler taksitler şekilde ödenecekse, ilk taksitin belirlenen tarihte ödenmiş olması gerekir. Prim ödemeleri bu şekilde yapılmamışsa sigorta poliçesi bir değer ifade etmez. Poliçe sigorta ettirene teslim edilmiş olsa bile bir hükmü yoktur.
İşyeri sigortası yaptırılırken sigorta ettiren, belirlenen bir miktara kadar veya sigorta bedelinin belli bir yüzdesine kadar oluşacak hasarların ya da ortaya çıkan hasarın belli bir oranına kadar olan tutarın kendisi tarafından karşılanacağını kabul etmiş olabilir. Bu tutar kadar hasarlardan sigorta şirketi sorumlu olmayacağından prim de düşük hesaplanmış olacaktır. Sigortacılık sisteminde muafiyet veya müşterek sigorta denilen bu uygulama, ödenecek prim açısından sigorta ettirene bir avantaj sağlamaktadır. Ancak bu durumun, bir risk oluştuğu durumlarda anlaşmazlık konusu olmaması için sigorta ettiren tarafından çok iyi anlaşılmış olması gerekir.
Bir işyeri sigortası yaptırılırken sayılan bütün bu konularda sigorta ettiren dikkatli olmalıdır. Ama yine de gözden kaçan noktalar olabilir. O zaman sigorta.com.tr sitesi uzmanları bu işi en doğru ve güvenilir şekilde sonuçlandıracaklardır.
Haftanın Yargıtay Kararı
T.C
YARGITAY
- CEZA DAİRESİ E. 2012/27782 K. 2014/656
“Sanığın hükmün ardından mağdur hakime yönelik ‘SEN BU İŞİ BIRAK DOMATES SAT’ sözleri hakaret değil, eleştiri niteliğindedir.”
Haftanın Deyimi
“Keçileri Kaçırmak”
Dağda keçilerini otlatan bir çoban, öğle sıcağında, bir ağacın altında uyuyakalmış. Uyandığında keçilerin otladığı yerde bulunmadığını görmüş. Aramış, aramış, keçilerini bir türlü bulamamış. Kendi kendine, “Şimdi keçilerin sahibine ne söyleyeceğim? Ağa beni döve döve öldürür, koca sürü nereye kaybolur?” demiş. Çoban, sağa sola koştururken, “Çobanlık görevimi yapamadım, keçileri kaçırdım.” diye yakınırmış. Önüne gelene, “Keçileri kaçırdım, şimdi ben ne yapacağım?” diye sormaya ve anlamlı anlamsız konuşmaya başlamış. Köylüler de merak edip keçileri aramaya başlamışlar.
Bu arada suları içip serinleyen keçiler, mağaradan çıkmış, çobanın bıraktığı yerde otlamaya başlamışlar. Köylüler sürüyü yerinde bulunca şaşırmış ve keçileri tek tek saymışlar. Ortada bir durumun olmadığını gören köylüler, çobanın aklını oynattığına hükmetmişler.
BÜLTEN 1088: İŞYERİ SİGORTASI
“Kendini bilmek, tüm bilgeliğin başlangıcıdır.”
Aristoteles
İşyeri Sigortasında Dikkat Etmeniz Gerekenler
Bütün sigorta şekillerinde olduğu gibi bir işyeri sigortası yaptırılması sırasında da ilk dikkat edilmesi gereken şey doğru bilgilerin verilmesi ve verilen bilgilerin eksiksiz olmasıdır. Neticede sigorta işlemleri beyan üzerine yürütülür. Sigorta şirketi temsilcisi, aldığı bilgileri kullanarak bir poliçe teklifi hazırlar. Bilgilerdeki eksiklik noktalar riskin tam bir teminat altına alınmasına engel olabilir. Bunun dışında poliçenin priminin yüksek çıkamaması düşüncesi ile doğru verilmemiş bilgiler, daha sonra sigorta şirketi ile sigorta ettireni karşı karşıya getirebilir. Hatta bir risk doğmadan bile sigorta şirketinin bunu öğrenmesi durumunda poliçenin iptal edilmesine gündeme gelebilir.
İşyeri sigortasının özel ve genel şartları da okunmuş ve incelenmiş olmalıdır.
Özel şartlar : Genelde işyerinin bulunduğu bölgenin ya da işyerinin faaliyet konusunun özellikleri dikkate alınarak konulmuştur. Ya da işyeri sahibinin tercihi ve önerileri doğrultusunda ek teminatlar poliçeye konmuş olabilir. Daha poliçe yapılırken bu noktalar üzerinde anlaşılmış ve bu şekliyle poliçe maddeleri içinde yer almış olmaları gerekir. İleride bir risk ile karşılaşıldığında sorun yaşamamak için net olarak bu koşullar ve yükümlülükler belirlenmiş olmalıdır.
Genel şartlar: Bunlar sigorta kapsamına alınan ve alınmayan durumlar hakkındaki bilgilendirmelerdir. Bir anlamda yasanın getirdiği zorunluluklardır. Herşeye rağmen bu şartların da okunmuş ve anlaşılmış olması önemlidir. Gerek sigorta özel şartlarında gerekse genel şartlarında anlaşılmayan ve tereddüt duyulan noktalar varsa daha baştan bunların konuşulması gerekir.
İşyerinin konumuna, özelliklerine ve piyasa durumuna bağlı olarak sigorta ettiren tarafından istenilen ve poliçe içinde yer alan teminatların tanımı, kapsamı, tutarı hakkındaki ve gerektiğinde tazminat ödenme yöntemindeki hükümler tereddüt uyandırmayacak şekilde bilinmelidir.
Primlerin ödenme şekli de önemli bir konudur. Sigorta şirketinin poliçe nedeniyle sorumluluğu primlerin ödenmesi ile başlar. Eğer primler peşin ödenecekse primin tamamı ödenmiş olmalıdır. Yok primler taksitler şekilde ödenecekse, ilk taksitin belirlenen tarihte ödenmiş olması gerekir. Prim ödemeleri bu şekilde yapılmamışsa sigorta poliçesi bir değer ifade etmez. Poliçe sigorta ettirene teslim edilmiş olsa bile bir hükmü yoktur.
İşyeri sigortası yaptırılırken sigorta ettiren, belirlenen bir miktara kadar veya sigorta bedelinin belli bir yüzdesine kadar oluşacak hasarların ya da ortaya çıkan hasarın belli bir oranına kadar olan tutarın kendisi tarafından karşılanacağını kabul etmiş olabilir. Bu tutar kadar hasarlardan sigorta şirketi sorumlu olmayacağından prim de düşük hesaplanmış olacaktır. Sigortacılık sisteminde muafiyet veya müşterek sigorta denilen bu uygulama, ödenecek prim açısından sigorta ettirene bir avantaj sağlamaktadır. Ancak bu durumun, bir risk oluştuğu durumlarda anlaşmazlık konusu olmaması için sigorta ettiren tarafından çok iyi anlaşılmış olması gerekir.
Bir işyeri sigortası yaptırılırken sayılan bütün bu konularda sigorta ettiren dikkatli olmalıdır. Ama yine de gözden kaçan noktalar olabilir. O zaman sigorta.com.tr sitesi uzmanları bu işi en doğru ve güvenilir şekilde sonuçlandıracaklardır.
Haftanın Yargıtay Kararı
T.C YARGITAY
- CEZA DAİRESİ E. 2012/27782 K. 2014/656
“Sanığın hükmün ardından mağdur hakime yönelik ‘SEN BU İŞİ BIRAK DOMATES SAT’ sözleri hakaret değil, eleştiri niteliğindedir.”
Haftanın Deyimi
“Keçileri Kaçırmak”
Dağda keçilerini otlatan bir çoban, öğle sıcağında, bir ağacın altında uyuyakalmış. Uyandığında keçilerin otladığı yerde bulunmadığını görmüş. Aramış, aramış, keçilerini bir türlü bulamamış. Kendi kendine, “Şimdi keçilerin sahibine ne söyleyeceğim? Ağa beni döve döve öldürür, koca sürü nereye kaybolur?” demiş. Çoban, sağa sola koştururken, “Çobanlık görevimi yapamadım, keçileri kaçırdım.” diye yakınırmış. Önüne gelene, “Keçileri kaçırdım, şimdi ben ne yapacağım?” diye sormaya ve anlamlı anlamsız konuşmaya başlamış. Köylüler de merak edip keçileri aramaya başlamışlar.
Bu arada suları içip serinleyen keçiler, mağaradan çıkmış, çobanın bıraktığı yerde otlamaya başlamışlar. Köylüler sürüyü yerinde bulunca şaşırmış ve keçileri tek tek saymışlar. Ortada bir durumun olmadığını gören köylüler, çobanın aklını oynattığına hükmetmişler.
BÜLTEN 1087: SİGORTA YAPTIRIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
“Adaletsizliği işleyen çekenden daha sefildir.”
Eflatun
Sigorta Yaptırırken Nelere Dikkat Edilmelidir?
Sigorta yaptırırken zaman olmamasından, bilgisizlikten ya da yanlış yönlendirmelerden dolayı yapılan yanlışlardan maalesef ancak hasar anında haberdar olabiliyoruz. Bu durumda da hasarımız sigorta şirketi tarafından ya tazmin edilmiyor ya da eksik tazminat ödemesi ile karşı karşıya kalabiliyoruz.
İşte bu nedenle sigorta yaptırırken dikkat edilmesi gereken konuları sizler için tek tek ele almak istedik…
Sigorta yaptırırken doğru ve tam bilgi veriniz: Sigorta sözleşmeleri beyana göre düzenlenmektedir. Poliçenizin doğru düzenlenebilmesi için tüm ihtiyaçları karşılayacak şekilde sigorta şirketine bilgi vermelisiniz. Beyanın gerçeğe aykırı veya eksik olması halinde sigorta şirketi sözleşmeyi daha ağır şartlarla yapabileceği gibi sigorta poliçesini de iptal etme hakkına sahiptir.
Poliçenizi mutlaka okuyunuz: Sigorta poliçesi, sigorta ettiren/sigortalı ile sigorta şirketi arasında yapılan bir sözleşme olup, her iki tarafı da bağlayan hükümler içermektedir. Bu nedenle, yükümlülüklerinizi öğrenebilmek için poliçe ve eklerinin mutlaka incelenmeniz gerekmektedir.
Sigorta genel şartlarını inceleyiniz: Sigorta genel şartları, söz konusu sigorta ile temin edilen ve sigorta teminatı dışında kalan haller ile sigorta şirketine ve sigorta ettirene düşen görevler gibi temel konulara ilişkin düzenlemeleri açıklar.
Satın alınan ürün hakkında ayrıntılı bilgi edinmek ve sigorta yaptırmadan önce ya da sonra ileride karşılaşabileceğiniz sorunları en aza indirmek amacıyla genel şartları çok iyi okunmalısınız.
Sigorta teminatının kapsamını tam olarak öğreniniz: Size sağlanan güvencelerin neler olduğu konusunda bilgi edinmelisiniz.
Sigorta poliçesinde yer alan özel şartları iyice inceleyiniz: Sigorta şirketleri tarafından söz konusu genel şartlara ve varsa eklerine aykırı düşmemek, sigorta ettirenin aleyhine olmamak ve genel şartların kapsamını azaltmayacak şekilde özel şartlar düzenlenmektedir. Dolayısıyla, özel şartlar hakkında bilgi sahibi olmanız ileride karşılaşılabileceğiniz sorunları baştan önlemek amacıyla büyük önem taşımaktadır.
Aklınıza takılan her konuyu sigorta sözleşmesini düzenleyen kişilere sorunuz: Poliçe ve eklerinde yer alan tüm hükümler okuduğunuz halde anlamadığınız konuları poliçenizi düzenleyen kişilere sormalı, yeterince bilgi alamadığınız durumlarda ise sigorta konusunda uzman bir avukata danışmalısınız.
Poliçenizin ücretini mutlaka ödeyiniz: Sigorta teminatı, sigorta ücretinin tamamının veya taksitle ödenmesi kararlaştırılmış ise ilk taksidin ödenmesiyle başlar. Sigorta teminatının başlayabilmesi için sigorta şirketine poliçede belirtilen prim tutarının mutlaka sigorta ettiren tarafından ödenmesi gerekir. Poliçe teslimine rağmen prim ödenmemişse sigortacının sorumluluğu başlamaz. Dolayısıyla, sigorta priminizin zamanında yatırılması ve makbuzunu saklanmanız gerekmektedir.
Poliçenizde varsa muafiyet/müşterek sigorta uygulamasını kontrol ediniz: Sigorta şirketi ile sigorta ettiren, tesbit olunan bir miktara veya sigorta bedelinin belirli bir yüzdesine kadar olan hasarların ya da hasarın sigortacı tarafından tazmin edilmeyeceğini genel şartlara göre kararlaştırabilir. Sigorta şirketi tarafından hasarın belli bir kısmının sigorta ettirene paylaştırılmasına karşılık sizin ödeyeceğiniz primden de indirim yapmaktadır. Dolayısıyla, hasar anında alacağınız tazminat miktarını etkileyecek muafiyet ve müşterek sigorta uygulamasının avantaj ve dezavantajlarını çok iyi bilmeniz gerekmektedir.
Haftanın Yargıtay Kararı
T.C. YARGITAY
- Hukuk Dairesi 2008/21658 E. 2008/18639 K.
“Birbirine hakaret eden iki işçiden yalnız birinin işine son verilmesi, feshi haksız hale getirir”
Haftanın Deyimi
“Kozunu Paylaşmak”
Koz, ceviz manasına gelir. Eskiden Kastamonu’nun iki köyü arasında ortak olarak kullanılan bir cevizlik vardı. Ceviz toplama mevsimi gelince bir gün belirlenir ve iki köy halkı cevizlikte buluşur cevizleri paylaşırlardı. Ancak her seferinde haksızlık olduğu ileri sürülerek kavga çıkardı. Hatta olay öyle bir seviyeye geldi ki, köylerde kavgaya müsait eli sopa tutan delikanlılar koz paylaşma gününden önce günlerce hazırlık yaparlardı. Bir ana oğlunun büyüdüğünü anlatmak için ”Benim oğlan kozunu paylaşacak çağa geldi” derdi.
BÜLTEN 1086: UÇAK RÖTAR YAPARSA HAKLARINIZ NELERDİR?
“Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz ”
Heraklit
UÇAK RÖTAR YAPARSA HAKLARINIZ NELERDİR?
Uçaklar her zaman vaktinde kalkmıyor maalesef. Rötar yaptığına yani geciktiğine sıkça şahit oluyoruz. Her havayolu firması, yolcu hakları konusunda aynı derecede hassas davranmıyor tabii ki. Ancak bu haklarımızda ısrarcı olmamız gerekmekle birlikte uçak rötar yaparsa, ne gibi haklarınız olduğunu bu haftaki bültende sizler için derledik…
Hava taşıma işletmesi, uçuşun planlanan hareket saatinden itibaren;
1500 km (dahil)’e kadar iç hat uçuşları için iki saat veya daha fazla,
1500-3500 km (dahil) iç ve dış tüm uçuşlar için üç saat veya daha fazla,
3500 km. den fazla uçuşlar için dört saat veya daha fazla gecikmenin olacağını bekliyorsa;
- İki-üç saat arası gecikmelerde, makul ölçüde sıcak ve soğuk içecek,
- Üç-beş saat arası gecikmelerde, sıcak ve soğuk içeceklerle birlikte günün zamanına göre kahvaltı veya yemek,
- Beş saat ve üzeri gecikmelerde sıcak ve soğuk içecekler, günün zamanına göre kahvaltı veya yemek, ek sıcak ve soğuk içecekler ve ek hafif ara yemeği teklif etmek zorundadır.
Uçuştaki gecikmenin sonraki gün veya günler içinde olması durumunda;
- Otelde veya uygun bir konaklama tesisinde konaklama,
- Havaalanı ile konaklama yeri arasında ulaşımı sağlamak zorundadır.
- Ayrıca gecikme süresi ne olursa olsun, süre kısıtlaması olmaksızın iki telefon görüşmesi, faks mesajı veya eposta hizmeti verilmesi zorunludur.
Yine gecikmenin en az beş saat olması durumunda;
Seyahatin gerçekleştirilmeyen bölümü ile yolcunun planlamış olduğu seyahatin tamamlanmasının artık bir anlamının kalmaması durumunda,
- Seyahatin gerçekleştirilen bölümü için bilet ücretinin tamamının satın almış olduğu fiyat üzerinden en geç yedi gün içinde iade edilmesi,
- Ayrıca yolcunun seyahatinin ilk başlangıç noktasına ilk fırsatta dönmesini sağlayacak bir dönüş uçuşunun sağlanması gerekmektedir.
Uçuşu icra eden hava taşıma işletmesi, uçuş öncesi kontrol işlemi sırasında, bu hakları içeren Türkçe ve İngilizce metni kontuardan veya uçağın biniş kapısından istenebileceğine ilişkin duyuruyu asmak ve istem halinde de belirtilen noktalarda bu metni yolcuya vermekle yükümlüdür.
Uçan tüketiciye tanınan bu hakların ihlâl edilmesi durumunda, tüketiciler tazminat isteminde bulunmalı ve ayrıca ilgili hava taşıma işletmesi hakkında idari para cezası verilmesi için Ulaştırma, Deniz ve Haberleşme Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne başvuruda bulunmaları gerekmektedir.
Haftanın Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ
- 2015/43589 K. 2016/6048
“Acil serviste çalışan özel güvenlik görevlisinin, aynı yerde görevli hemşirenin Facebook sayfasındaki fotoğrafına “ÇOK SADE VE GÜZELSİN” şeklinde yorum yazması iş akdinin geçerli nedenle feshi sebebidir.”
Haftanın Deyimi
“Üsküdar’da Sabah Oldu”
Üsküdar’da yakın planda iki Selâtin Camii bulunur. İlki Üsküdar iskele meydanındaki Yeni Valide Camii, diğeri ise Mihrimah Sultan Camii’dir.
Bu camilerin güzel, gür ve yanık sesli müezzinleri, sabah ezanlarını karşı sahildeki müezzinlerden daha önce okurlarmış. Gayeleri Yıldız Sarayı’ndaki padişaha, sabahın sakin vaktinde seslerini duyurup padişahın dikkatini çekmek, ihsan koparmak, sonunda saray müezzinliğine tayinlerini sağlamakmış.
Üsküdar’da sabah ezanları okunurken Beşiktaş’taki halk ve esnaf uyanır, diğerlerini de uyandırırmış. Uykuya dayanamayan ve uykudan bir türlü uyanamayan insanlara da:
– Hayır vakti tamamdır, duymuyor musun? Dinle, bak, Üsküdar’da sabah oldu, derlermiş.
Kasko yaptırırken nelere dikkat etmek gerekir?
“Gençliğinde bilgi ağacı dikmeyen, yaşlılığında rahatlayacağı bir gölge bulamaz”
Seneca
Kasko yaptırırken nelere dikkat etmek gerekir?
1- Aracın gerçek değeri
2- Çarpma,Çarpışma,Yanma,Çalınma,Terör,Deprem vb. gibi taminatları içeren bir poliçe olması
3- Mini onarım hizmetinin olması
4- Çekici ve assist hizmetlerini en iyi veren firmaların tercih edilmesi
5- Yüksek limitli Artan mali sorumluluk teminatının alınması
6- Orjinalin dışında bir özellik varsa mutlaka poliçeye dahil edilmesi
7- İkame araç teminatının olması
8- Deprem ve Terör gibi ek teminatlarda muafiyet uygulanmamasına dikkat edilmesi
9- Çarpma çarpışma teminatında muafiyet olmamasına dikkat edilmesi
10- Gerçek hasarsızlık indirimi koruma teminatı veren bir şirketin tercih edilmesi
11- Manevi Tazminat limiti en yüksek olan firmaların tercih edilmesi
12- Hukuksa koruma teminatının olması
13- Anahtar kaybı – çalınması teminatının olması
14- Ferdi kaza teminat limitlerinin orta seviyede olması
15- Meslek indiriminden yararlanmanız için mesleğinizi poliçenizi düzenleyen kişeye belirtmeniz.
Haftanın Yargıtay Kararı
T.C
YARGITAY 20.
CEZA DAİRESİ E. 2015/13901 K. 2015/ 4768
“Sanığın aracında hukuka uygun arama kararı bulunmadan yapılan aramada ele geçirilen 78,66 gr. eroin, SANIĞIN İKRARI BULUNSA BİLE hükme esas alınamaz. Sanık hakkında beraat kararı verilmelidir.”
Haftanın Deyimi
“Altından Çapanoğlu Çıkmak”
Tarihimizde Çapanoğlu lakabıyla anılan bir sülale vardır. Yozgat şehrini kuran Ahmet Paşa bu sülalenin ilk tanınmış kişisi olup 1764 yılında Sivas valisi iken önce azledilmiş ardından da idam ettirilmiştir. Ahmet Paşa’nın büyük oğlu Mustafa Bey ve ardından da küçük oğlu Süleyman Bey vali olurlar. Süleyman Bey bu sülalenin şöhretini afaka salmış bireyidir. Yozgat şehrini bayındır hale getiren ve Osmanlı hükümet boşluğundan istifade ile Amasya, Ankara, Elazığ, Kayseri, Maraş, Niğde ve Tarsus’u içine alan bir hükümet kurup adını Celâlîler listesinin levhasına yazdıran odur.
Süleyman Bey zamanında sadece halk arasında değil; devlet kademelerinde de Çapanoğlu adı korku ve çekingenlikle anılmaya başlar. İşte o dönemde devlet memurlarından biri, verilecek bir yolsuzluk kararını kovuşturmak üzere müfettiş tayin olunur. Araştırmaları ona, Çapanoğullarından birkaç kişinin de yolsuzluklarda parmağı olduğunu gösterir. Çapanoğlu Süleyman Bey’in nüfuzundan çekinen memur, durumu yakın bir arkadaşına anlatıp fikrini ister. Aldığı cevap şöyledir:
-Bu işi fazla kurcalama; altından Çapanoğlu çıkarsa başın belada demektir!..
Müfettiş ne yapsın; soruşturmalarını yarıda bırakıp yuvarlak cümleler ile sonucu ilgili mercilere bildirir.